VEDALAR, YÜCE YARATICI ZEKANIN BİLGİSİDİR. VEDA, BİLGELİKTİR.

Günümüzden 5000 yıl önceye dayanan hint kutsal metinleridir. O zamanlarda bugünkü Hindistan bölgesinde yaşayan ileri bir medeniyete sahip bir halktan günümüze ulaşan bilgilerdir. Evrensel sistemin yaratıcısı Yüce Zeka’nın, evrenin zekasının bilgisidir.

Yıldız ilmine dair göksel bilgiler evrenin yaratıcısından İdris peygambere indirilmiştir. İncilde Hanok peygamber olarak geçer. Nuh tufanından önce yaşamış Ademin oğlu Şit’in soyundandır. 300 sene Tanrı’ ya yürümüş, yaşadığı dönemde yıldızların gök cisimlerinin bilgisi yanında matematik, fen bilimleri, şehirler kurmayı ve medeni yaşama geçişte insanlara gereken her türlü bilgiyi öğretti. Babilde doğdu kavmi tarafından yalanlandı dışlandı ve ona inananlarla birlikte Mısıra ve başka diyarlara göçtü. İndirilen kutsal bilgileri ve yıldız ilmini gezip dolaştığı yerlerde yaydı. Ölmeden Tanrı tarafından mucizevi şekilde yüce makama göklere çekilmiştir.

Dinler tarihinde ve kadim kültürlerde ismi farklı şekillerde geçen alim ve kutsal bir şahsiyettir. Grek mitolojisindeki adı Hermes, Roma mitolojisindeki adı Merkür’dür. Eski mısır dininde Thoth, musevilikte Uhnuh, zerdüştlükte Höşeng, Budizmde Buda olarak anılır. İnen ilahi bilgiler binlerce yılda kadim geleneksel bilgiyle karışmış, saf halinden değişime uğramıştır.

http://www.filozof.net/Turkce/felsefe/felsefe-tarihi/13331-hermes-kimdir-hermetik-dusunce-hakkinda-genis-bilgi.

Vedalar dörde ayrılır.

1-Samhitalar
2-Brahmanalar
3-Aranyakalar
4-Upanişadlar

Samhitalar hinduizme özgü mantralardır. Dört kitapta toplanır. Bunlar:

Rig Vedalar: Kutsal ilahiler

Sama Veda: Melodilerin vedası

Yajur Veda:Ritüellerin vedası

Atharva veda: Enkarnasyonların vedasıdır.

RigVedalar en eskisi ve en kıymetlisidir. Anlaşılması çok zordur. Sembolik anlatımlar içerir. 1017 ilahi yer alır.  Edebî vezni olduğu için yüksek sesle okunur. Rig-veda’da, hayatın anlamına, evrenin başlangıcına ilişkin felsefi çıkarımlar da bulunmaktadır:

“Önce ne varlık vardı ne de yokluk, ne hava vardı ne de ötedeki gökyüzü, neydi onu saran? Neredeydi? Kimin himayesindeydi?

Ölüm de yoktu o zaman, ölümsüzlük de. Geceye ya da gündüz yoktu, Tek olan soluk olmadan soluyordu kendi iç gücüyle, bundan başka da hiçbir şey yoktu.

Karanlık vardı, her şeyi saran bir karanlık, ve her şey ayrışmamış haldeki Ummandı o zaman, boşluğun sakladığı O, ol dedi ve var oldu.

Başlangıçta ilahi aşk meydana geldi. Rişiler gönüllerinde araştırma yaparak keşfettiler varlığın yokluktaki bağlantısını.

Belli belirsiz bir çizgi varlığı gayri varlıktan kesip ayırdı…” (Rig-Veda 10:129)

Aranyakalar ve özellikle “Veda’ların sonu” (Vedanta) olan Upanişadlar (M.Ö. 800- M.Ö. 400) daha felsefi ve mistik yapıdadır, anlaşılması mantralara göre çok daha kolaydır “Vedaların zirvesi” dir. Hint felsefesinin en önemli kaynaklarındandır.

Ayrıca sayısız sutralar yani özlü hakikatlerin metinleri, Vedangalar ve Upavedalar (vedik çalışmalarla ilgili bilimler), shiksha (fonetikler), chandas, vyakarana (dilbilgisi), Nirukta (etimoloji) ve Jyotish yani astronomi-astroloji önemlidir.

Upavedalar, Ayurveda (holistik ilaç şifalandırması), Gandharva-veda ( dans ve müzik çalışmaları), Sthapatya-veda (mimarlık). Ayrıca puranalar ve birçok destanlar yer alır vedalarda. Mahabharata gibi.

Vedalar, drama, tarih, felsefenin ve astroloji dışında, müzikal bilgiler, yoga ve meditasyon, vejetaryen beslenme teknikleri, hekimlik, devlet ve askerlik bilgileri, çiftçilik, inşaattan dekorasyona kadar gündelik hayata dair her türlü bilgiyi içerir.

Vedaların başlangıç tarihi tam olarak bilinmiyor. Önceleri sözlü edebiyat şeklinde nesilden nesile aktarılmış, çok sonraları yazıya dökülmüş. En eskisi Rig-vedalar. Onun tarihi MÖ 1500.

Vedalarda vedik astroloji Jyotisin eşsizliği, Tanrı katından indirilmiş kutsal bilgiler olmasındandır. Gezegenlerin matematiksel yazılımıyla kaderin mükemmel işleyişi mucizevi şekilde örtüşmektedir. İnsan zekasının çok çok üstünde bir bilgi kaynağından geldiği aşikardır. Jyotish Tanrı’nın yüce zekasını yansıtır. Doğum haritasında “kundalini” deki şifrelerde kaderimiz yazılıdır. Gezegenler Tanrının vazifelileridir. Ona boyun eğmişlerdir.

Vedik felsefesinde varlığın “BİR”liği, BRAHMANA yönelme, O’na ulaşma, YARATICI RUHLA ÖZDEŞLEŞME esastır.

JYOTİSH, “IŞIK”  IŞIĞIN BİLGİSİDİR.

Evreni madde alemi şeklinde algılayan bilinçtir. Evrende varolan herşey, atom altı boyuta indiğimizde özü enerjidir yani ışıktır.

Herşey bilincin içinde gizlidir ve bilincin içinde şekil bulur.

Dünya bir hayal alemidir. Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Vedalar “Maya”der. Ancak ölünce gerçekliğe açılırız. Şimdi uykudayız. Ruh sınavlarını vermek üzere dünyaya indi ve bedenlendi. Hayat sınavını geçebilenler, dharmayı gerçekleştirenler, sonsuzluk yurduna ulaştırılacaklar. Geçemeyen ruhlar, paraya güce tapanlar, dünyanın geçici zevklerine kendini kaptırıp ruhsal aydınlanmayı hiçe sayanlar, sonsuz karanlıklarda yolunu bulamayacak. Çünkü dünyaya ait hiçbir şey, kalıcı ruhsal tatmin sağlayamaz.

Rahu ve Ketu/ Karmik düğümler

Vedik astrolojide karanlık güçler temsilcisidir. Yazgıda rolleri büyüktür. İnsanların aklını başından alarak yoldan çıkarırlar. Ejderhanın başını kuzey düğüm Rahu ve kuyruğunu güney düğüm ketu temsil eder. Şeytani güçlerdir. Aldatıcıdır. Dünyevi konularda insanın kafasını karıştırarak, fırtınalar yaratarak şaşırtırlar yanlışa sürüklerler. Aniden şoklarla büyük değişimler yaratırlar. Düğümlerin haritada yerleştiği ev konularında karmaşa vardır.

Ketu ondan feragat ederek vazgeçerek huzura eriştirir ancak. Vazgeçtiğin zaten sana verilir. 

Rahu ise dünyalara sahip olsa dahi doymaz. Açgözlüdür. Yaşam boyu rahu evinin temsil ettiği konulara ve kişilere koşarız. Sonsuz bir kovalamacaya sürükler Rahu bizi.

İşte kader düğümlerinin ruhumuza açtığı bir savaştır bu dünya hayatı. Ya boş bir hayalin peşinden tatminsizce ömür boyu koşturup duracağız ya da farkındalıkla gerçekliğe uyanacağız. 

Varolan tek gerçek olan bilinç yani ruh; mekansız, sınırsız, boyutsuz ve zamansız, sonsuzdur.

Beden ve zaman, bilinçte yaratılan ve deneyimlenendir.

Bhagavat Gita’ya göre, “Su O’nu ıslatamaz, rüzgar kurutamaz, silahlar bölemez, ateş O’nu yakamaz, çok eskidir, doğmamıştır ve ölmez.”

Vedik Astrolojide ruh’un temsilcisi GÜNEŞ’tir. Sonsuz ışık kaynağına bağlı ışığımızdır. Yaşam kaynağımızdır. Yaşam enerjimizdir. Belli bir frekansta titreşen enerji bedenimizdir.

RUH; IŞINSAL BEDEN, AURA

Vedik felsefesi RUH’UN ÖLÜMSÜZLÜĞÜNE inanır.

Işınsal beden, varlığın oluşum anının enerjisidir. Doğum anında gökyüzündeki gezegen ve takımyıldızların enerjileriyle etkileşim halinde yoğrulan ruh dünyaya iner ve bedenlenir. Dolayısıyla zihinsel yapımız ve kaderimiz bu enerjilerle şekillenir.

Güneş, ruh, bizi sessizce izleyen o dingin varlık, sessiz bir gözlemcidir. Her şey değişir, biri gider, biri gelir. Ama bu geliş gidişler hep bu varlıkta vuku bulur. Yıldız haritasındaki güneş, en yüksek potansiyelimize ve mükemmel halimize bizi ulaştıracak olan yaratıcı güçtür.

İnsanda bilinç seviyesi ve farkındalık düzeyi yükseldikçe, aurasının titreşimi artar ve frekansı yükselir. Yüksek bilinç seviyelerine ulaşmış olan insanlarda titreşim düzeyi artar. Fiziksel ve duygusal olarak da daha sağlıklıdırlar. Dünyevi arzularının esiri olmuş insanlar dışsal etkenlerden negatif şekilde kolayca etkilenir.

İnsanlar, kendi frekanslarına uygun seviyedeki insanları hayatına çeker. Güneşi yıldız haritasında güçlü yerleşimde olanlarda farkındalık düzeyi yükselir, psişik yetenekler telepati artar.

Enerji, sürekli kendi kendine doğurur, kendi kendine ürer.

BRAHMAN YARATICIDIR.

Sürekli yaratma halindedir. Her dinde farklı isimlendirilmiştir. TANRI, ALLAH, RAB, YAHOVA, YARATICI YÜCE ZEKADIR.

Kutsal kitabımız İhlas suresinde şöyle der: ” O, Allahtır, TEKTİR. Tüm ihtiyaç ve sıkıntıları gideren, bilincin yöneldiği tek kuvvettir. O, ne doğurmuştur, ne de doğurulmuştur. Dengi ve benzeri yoktur.

“Rishiler, Yoga öğretileri, tüm kutsal kitaplar, tasavvuf alimleri, ermişler, ezoterik bilgiler, vedalar, hintlilerin kutsal kitabı Mahabharata’da zikredilen ortak gerçeklik “Ruh” un varlığı ve sonsuzluğudur.

Peygamberler, ermişler, rishiler, arınmışlar, Saf varlıkla bütünleşmiş, Tanrı’ya ulaşmıştır.

O, herşeyin, “öz” de kendisine bağlı olduğu sonsuz ışık ve hayat kaynağıdır ve tüm varlıkların dönüşü O’nadır.

Vedik felsefesinde ATMAN insan benliğidir. Özünde, yaratıcıya bağlı olan “benlikteki benlik”tir.

ORTAK BİLİNÇ OKYANUSUNDA DAMLALARIZ HER BİRİMİZ.

Karma Yasası

Karma eylem demektir. Her hareket, her söz tepkimeler yaratır. İyi davranışlar, iyi karma, kötü davranışlar kötü karma yaratır ve ödül ya da ceza olarak ilerde mutlaka karşımıza çıkar. Her eylemin meyvesi kişiye er geç ulaşır.
Evrensel sistem karma yasasına göre işler.

Düşünceler sözler, herşey enerjidir. Düşüncelerin, duyguların, sözlerin de belli bir frekansı vardır. Her düşünce, her söz, her faaliyet evrende bir titreşim yaratır, sonra yayılır yayılır ve döner dolaşır sana tekrar geri döner. Bedel ödetir. Her ne ektiysek onu biçeriz. Şimdiye kadar yaptığımız her şeyden biz sorumluyuz. Bunların neticelerine gelecekte katlanmak durumundayız. Bu farkındalıkla yaşamalıyız.

Rashi haritamız geçmiş hayatımızı yansıtır. Dolayısıyla geçmişteki faaliyetlerimizin sonuçlarıyla bu yaşamda karşılaşırız. Özellikle 4/8/12. evler karma yüklüdür. Dördüncü ev sançita karmayı alır bu hayata taşır. Değiştirilemez karmadır. 8.ve 12.evleri dolu olanlar ağır karmik bagajla bu hayata geçiş yaparlar. Ruhun bu enkarnede ödeyeceği bedel fazladır. Tekamül yolu zorludur. 8.ev krizlerle mücadeleyle gelecek köklü değişim dönüşüm ve 12.ev kayıplarla vazgeçişlerle gelecek olan bilinç yükselişini anlatır. Sonunda karmayı temizleyip ışığa kavuşurlar.

5.ve 9.evler ise ödüllü karma sunar. İyi şans, lüks bir yaşam, spekülatif kazançlar, mutluluk veren çocuklar, desteğini her an hissettiğimiz özel bir babaya sahip olmak gibi nimetler geçmişte yapmış olduğumuz güzel işlerin mükafatı olarak sunulur. Geçmişin hesaplaşması eksik taraflarımızı gidermek üzere daha mükemmel forma ulaşma yolunda ruhsal yolculuğumuza devam ederiz. 

Ruhumuzla, görünmez bağlarla, Tanrı’ya bağlıyız. Bedenimizle ise dünyaya aitiz. İhtiyaçlarımız, arzularımız, tutkularımızla madde alemine doğru çekilirken, ruh, Brahman tarafında manevi arayışını sürdürür. Özümüzden, hakiki varlığımızdan uzaklaşarak, dünyaya bağımlı olmak, tutkular, yoğun hırslar doyumsuzluk ve acı yaratır. Aslında acı çeken ruh değil egodur. Acıyı getiren, Ruh’tan kopuk yaşamaktır. Ruh gezegensel etkilerden zarar görmez. Aslında aradığı, geldiği kaynağa ulaşmaktır.

Direndiğin yerde kadersel düğüm vardır ve orda acılar bitmez. Hakikatlerle yüzleşmek, kabullenmek, kendini sevmek, affetmek, yaptıklarının sonuçlarını görüp üstlenmek, korkularla yüzleşmek, güzel düşünmek, güzel davranmak, topluma yararlı faaliyetler, insani yardımlar, her türlü hayırlı aktiviteler iyi karma yaratır, farkındalığı ve bilinç seviyesini yükseltir ve haritanın zorluklarına, herşeye tepeden bakar hale geliriz. Bu aşkın bir haldir.

Vedik yıldız haritasındaki ay, geçmiş yaşamlarla bağlantı kurarken, güneş gelecekle bağlantı kuran ışık kaynağıdır.

KARMİK SATÜRN, hayatın belirli dönemlerinde bedel ödetir. Kandaka Şani, Sadesati, Asthama Şani  dönemlerinde Ruh dersini alır. Almazsa tekrar tekrar satürn sınavlarından geçer. Aydınlanan kurtuluşa erer, artık tekrar bedenlenmez. Sonunda Tanrı’ya döner.

Geçmişte pişmanlık gelecekte kaygılar var. Zihinsel olarak geçmişten ve gelecekten sıyrılıp bağımsızlaşarak, tam da bu An’ a gelmek ve iyi tohumlar ekmek olumlu bir gelecek hazırlar. Navamsa haritası gelecek haritasıdır. Güçlü bir navamsa D9 haritası mutluluk ve parlak bir gelecek vaadeder.

YILDIZLAR BİLİNÇLİ BİR DÜŞMANLIĞA SAHİP DEĞİLDİR. SADECE ÖNCEKİ YAŞAMDAKİ EYLEMLERİMİZİN SONUÇLARINA KANAL VAZİFESİ GÖRÜRLER.

İnsan hem kendi içinde hem de dışarda gezegensel enerjilerin savaşıyla mücadele eder. Zararlı gezegenlerin transitlerinde ve yönettikleri hayat devrelerinde, bu negatif etkilerle savaşta kişisel gelişim teknikleri, namaz, zikir, meditasyon, yoga, mantralar ki her din mensubu kendi yolunda gitmekte özgürdür, bu zorlu enerjileri alt etmekte ve mümkün olan en az hasarla atlatmakta yararlı olur. Duaların zikirlerin kendine has yüksek frekansları vardır. Bunlarla uyumlanabilirsek, zihinsel açılımlarla hayatımızı olumlu işlevsel hale getiririz.

ARINMAK – TEKAMÜL VAROLUŞ AMACIMIZ.